Son iki yıldır Türk polisi tarafından hemen her olayda kullanılmaya başlanan “Biber gazı”, asli görevi olayları olabildiğince zor kullanmadan bastırmak olan polisimizin adeta tek silahı haline gelmiştir.
Bu konuda polise olan tepkiler gittikçe artıyor. Özellikle de, elinde hiç bir silah bulunmadan herhangi bir olaya demokratik tepki gösterme hakkını kullanan göstericilere kadın, çocuk, öğrenci demeden “Biber gazının” acımasızca sıkılmasının kabul edilebilir yanı yoktur.
Bu konunun detaylarına girmeden önce, “Biber Gazı” Nedir? Önce onu görelim.
“Biber gazı” kırmızı biberden (Capsicum Annuum) ekstraksiyon yolu ile elde edilen Oleo Capsicum isimli yağın, %10 oranında bulunduğu bir gaz karışımıdır. Çoğunlukla dünyanın en acı biberi olarak bilinen Şili biberinden yapılmaktadır. .
Bu gaz gözlerde ve burun içinde yanma, ağızda yakıcı bir tada sebep olmakta ve yüzün suyla yıkanması halinde de yüzdeki yakıcı etkisini sürdürmektedir.
Etkisi ortalama 1–2 saat sürmekte olan bu gaz, minik biber gazı zerreciklerinden oluşmakta ve havadan hafif olduğu için rüzgârla taşınabilmektedir. Cilt dokuları üzerinde ve alerjik bünyelerde tahriş edici etkisi bulunmaktadır. Yol açtığı alerji ve acı şoku nedeniyle astım ve solunum hastalığı olanlarda ölüme neden olabilmektedir.
İlk olarak 1871 yılında üretilen bu göz yaşartıcı maddelerin, sprey ve bomba halinde kullanılmaya başlanması 1990’lı yıllarda yaygınlaşmıştır. Ancak rafine edilmemiş sekliyle biberin doğal bir kimyasal silah olarak kullanımı, yüzlerce yıl önceye dayanmaktadır.
Yüzlerce yıl önce Çinlilerin toz biberi bir karışım halinde düşmanlarına sıktıkları, Japonların ve Hintlilerin toz biberi savunma ve saldırı amaçlı kullandıkları biliniyor.
Tarihte bu kimyasalların kullanım şekilleri konusundaki gelişmelerin savaş dönemlerinde hız kazanması da dikkat çekicidir.. Özellikle Vietnam Savaşı sırasında spreylerden, patlayan bombalara kadar bu kimyasalların pek çok farklı tipi kullanılmıştır.
1969 yılın da, içlerinde ABD'nin de bulunduğu 80 ülke, Cenova Sözleşmesi’yle “Biber gazı” türü göz yaşartıcı gazların, savaşta kullanımını yasaklamıştır.
Ne var ki, ABD her konuda olduğu gibi bu sözleşmeye rağmen, dünyadaki en büyük “Biber gazı” üreticilerinden biri olmayı sürdürmektedir.
Bilimsel kitaplar, “Biber gazı” kullanımı için sadece kullananların yaşamlarının tehdit altında olması halinde kullanımına izin vermektedir. Gerçek demokrasinin uygulandığı ülkelerde aksine durumlarda kullanılması ise suç kabul edilmektedir.
“Biber Gazı” bir savaş silahıdır ve geçmiş yıllarda da böyle kullanılmıştır. Yaratacağı tehlikeler nedeniyle, Cenova Sözleşmesi ile bu tür yakıcı gazların savaşlarda dahi kullanımı yasaklanmıştır.
İşte bu gaz, günümüz Türkiye’sin de polisimiz tarafından çok yaygın olarak gösterileri dağıtma aracı olarak kullanılmaktadır.
Polisin “Biber gazı” kullanımı o kadar yaygınlaşmış ve adeta polisin tek caydırma aracı haline gelmiştir ki, kullanımı sırasında çevredeki insanlar dahi dikkate alınmamaktadır.
Bu nedenle, kontrolsüz bir şekilde “Biber gazı” kullanımı ölümlere de neden olmaya başlamıştır.
Polisin asli görevinin, en masum gösterileri dahi kontrolsüz ve orantısız güç kullanarak önlemek mi? Yoksa tüm demokrasilerde yasal hak olarak kabul edilen toplumsal tepkilerin olaysız bitmesini sağlamak mı? Olduğu tartışılır hale gelmiştir.
“Biber gazı” kullanımının son günlerde çok yaygılaşması ve yarattığı görüntüler o kadar rahatsız edici hale gelmiştir ki, bu sahneleri seyreden en sakin insanı dahi isyan ettiriyor.
Bu acımasızlığın ve böylesine zor kullanmanın demokrasi ile yönetilen ülkelerde değil, sadece zorba diktatörlüklerde görülebileceğini sanıyorum. Kaldı ki günümüz Türkiye’si, “Daha çok demokrasi ve daha çok özgürlük” sözlerinin havalarda uçuştuğu bir dönemi yaşamaktadır.
Sadece son bir ayda yaşananlar dahi ürkütücüdür. Bir Lisenin bahçesinde çevrede ki öğrenciler gözetilmeden, gösteri yapan lise öğrencilerine “Biber gazı” ile müdahale edilmiş, bu da yetmemiş okul içine kaçan öğrencilerin arkasından okulun koridorlarında da “Biber gazı” kullanılmış ve sınıflar ile koridorlarda ki çok sayıda kız ve erkek öğrenci, hatta bazı öğretmenler hastanelik olmuştur.
Silivri’de süren duruşmaları izlemek gibi en doğal hakkını kullanmak isteyen yaşlı, genç on binlerce insan ve milletvekilleri “Biber gazı” ve tazyikli su ile sindirilmeye çalışılmıştır. Gazdan davanın görüldüğü salonda ki hâkim ve avukatların da etkilenmesi sonucu, duruşmalar ertelenmiştir.
Geçen hafta, önce Dicle Üniversitesi’n de çıkan öğrenci olaylarında aynı görüntüler yaşanmıştır. Polis daha da ileri giderek, açık alana kaçan öğrencilere de havadan helikopterlerle “Biber gazı” sıkmıştır.
Daha Dicle Üniversitesinde ki olaylar bitmeden bu kez de Samsun Ondokuzmayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi önünde gösteri yapan öğrencilere “Biber gazı” ile müdahale edilmiş ve çok sayıda öğrenci hastanelik olmuştur.
Artık iş o kadar kontrolden çıkmıştır ki, polis kadınların yaptığı gösterilerde dahi “Biber gazı” kullanmaktadır.
Her konuda örnek alınan Amerika’da polis, normal gösterilerde asla “Biber gazı” kullanmamaktadır. Zaten Amerika’da sıradan protestolarda “Biber gazı” kullanımı suç sayılmaktadır.
Protesto Amerika’da demokratik bir hak olarak kabul edildiği için polis ilgilenmez dahi. Beyazsaray’ın kapısında her gün 8–10 tane protesto yapılır. Eğer olay protesto boyutunu aşar ve isyanaayaklanmaya dönerse, polis ancak o zaman müdahale eder.
Geçen yıl bir protestoda bir polisin göstericilere “Biber gazı” sıkması büyük olay olmuş ve görüntüler günlerce televizyonlarda gösterilmiştir. California’da ki olaydan sonra protestocu öğrencilere “Biber gazı” sıkan polis, 21 öğrenciye bir milyon dolar tazminat ödemeye mahkûm edilmiştir.
Geçtiğimiz hafta 168. kuruluş yılını kutlayan ve toplumumuzun güvenliği için gece gündüz demeden çalışan cefakâr Türk polisine bu uygulamayı yaptırtmanın, polis teşkilatımıza yakışmadığını söylemek istiyorum.
Samsun’da valilik yaptığı sırada dostane ilişkilerimizin olduğu ve hala görüştüğüm İçişleri Bakanımız Sayın Muammer Güler’e seslenerek, bu insanlık suçuna son verdirmesi için çağrı yapıyorum.
Avrupa Birliğine girmeyi hedefleyen, özgürlüklerin arttığı ve daha çok demokrasiden söz edildiği bir dönemde, en masum demokratik hak olan protesto hakkını kullananlara dahi, “Biber gazı” sıkılarak toplumun sindirilmesine yönelik polis uygulaması, polisimize olan saygıyı aşındırmaktadır.
Lütfen! Daha büyük üzüntülere neden olmadan bu uygulamaya bir an önce son verdiriniz.
Aksi halde, son yıllarda eğitim seviyesini yükseltme ve polise saygınlık kazandırma çabaları ciddi boyutta zarar görecektir.
Topluma daha güvenli ve daha özgür bir ortam hazırlamak üzere görev alan seçilmiş ve atanmış tüm yöneticilerin de, çağdaş demokrasinin gerektirdiği ölçüler ile görev yapmasını beklemek Türk Halkı’nın en doğal hakkıdır.
Güzel ve huzurlu bir ortama kavuşmamız dileğiyle, iyi haftalar....
“Eden kendine eder, yapan bulur ve çeker.
“Eden kendine eder, yapan bulur ve çeker.
Unutma! Kazanmak koca bir ömür ister.
Kaybetmeye ise anlık gaflet yeter. “ Mevlana